>

Aradığın aslında nedir ki?

Monday, April 10

Migren hakkında

Geçen günüm migrenle geçip gitmiş ve cuma günü işe geldiğimde herkes bana ne olduğunu öğrenmek istemişti. Sorulara cevap verirken aslında çevremde bildiğimden daha çok migren hastası olduğunu öğrendim. Migrenle ilgili kısa, bilgilendirici bir yazı yazmaya karar verdim. Ben şanslı bir migren hastasıyım çünkü teyzem İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nin Nöroloji Anabilim dalında ihtisasını yapmış, konusunda oldukça etkin bir nörolog. Kendisi beni denek olarak kullanmakta ben de onun ilminden istifade etmekteyim.

Migren bir kaç yıl öncesine kadar bir başağrısı tipi olarak tanımlanıyordu; şimdi ise nörolojik bir hastalık olarak kabul ediliyor. Genetik faktörler bir çok hastalık gibi migrende de etkisini gösteriyor. Ailenizde migren hastası varsa sizde de bu rahatsızlığın ortaya çıkması olasılığı ailesinde migren hastası olmayanlara göre daha yüksek.

Migren ve buna bağlı şikayetlerin ortaya çıktığı yaş ve dönem de kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Genel olarak hormonal değişimlerin migreni başlatabildiği bilinmekte. Örnek vermek gerekirse doğum kontrol hapı kullanmak, hamilelik, menopoz...vb. Östrojen hormonunun fazla salgılanması migren olasılığını artırıyor. Doğasından ötürü bu rahatsızlık bayanlarda daha sık görülmekte. Ayrıca stres, depresyon ve bazı göz hastalıkları da migrene yol açabiliyor.

Kişi kendine migren teşhisi koymadan evvel (malum Türk'üz biz!) mutlaka bir nöroloji uzmanına danışmalı, çünkü benzer belirtileri gösteren çok daha ciddi bir rahatsızlık söz konusu olabilir.
Migrenin tipik özelliği yarım (tek taraflı) baş ağrısıdır. Bu ağrı zonklama veya nabız atmasına benzer şekilde olabilir. Kimi zaman mide bulantısı da eşlik eder. Migren ağrısı ve beraberindeki şikayetlerin yaşandığı döneme "atak" adı veriliyor. Migren atağı esnasında hasta ışık, ses ve kokuya aşırı hassasiyet duyar. Genel olarak karanlık bir odada yatma isteği duyulur.

Migren atakları 3-4 saat sürebildiği gibi bu süre 72 saate kadar da çıkabilir. Yaşam kalitesini düşüren bu rahatsızlıktan en iyi kaçınma yolu etkenleri belirleyip onlara maruz kalmamaktır. Atak belirtilerinin ortaya çıkmasını hızlandıran etkenlere "tetikleyici" adı verilmiş. Tetikleyiciler kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Genel olarak düzensiz uyku, düzensiz öğünler, kafeinli içecekler, çikolata, mayalanmış ürünlerin (peynir, kırmızı şarap, yoğurt ... vb) ayrıca aşırı gürültü, dumanlı, havasız ortamlar, aşırı üzüntü ve sevinçler belli başlı tetikleyicilerdir. Kişi kendi tetikleyicilerini belirleyerek uzak durmaya çalışırsa atakların arası açılıyor. Ayrıca migren rahatsızlığı olan kadınların doğum kontrol hapı kullanmamaları, rahatsızlıkları konusunda kadın doğum doktorlarını da bilgilendirmeleri gerekiyor.

Alınabilecek belli başlı tedbirler ise düzenli uyumaya çalışmak ve düzenli yemek yemek. Bu nedenle migren hastalarının ara öğün kavramını benimsemeleri gerekiyor. Az az ve sık sık yemek!

İlaçlar aleminde ne gibi gelişmeler var? Migren geçer mi? sorularının üzerinde de durayım. Migren hormonal bir değişimle başladığı gibi hormonal başka bir değişimle de bitebiliyor. Mesela menopoz ile kaybolabiliyor veya doğum sonrasında geçebiliyor, atakların arası açılabiliyor. Ama kesin olarak geçer demek şu anda mümkün değil.

Tıp sürekli gelişen, büyüyen ve bazen de değişen bir bilim. Ar-Ge'nin süregeldiği bilim dallarından bir tanesi. Dolayısıyla gün geçmiyor ki yeni bir ilaç bulunmasın. Ağrı kesicilerin bir çoğu, hatta hemen hemen hepsi migren söz konusu olduğunda işlevini yitirir. Migrene özgü ilaçlar geliştirilmiş olup atak belirtileri ortaya çıkmaya başlarken alınmaları gerekiyor. Yani, ilaçları hep yanımızda taşıyacağız. (Ben iki farklı ilacı denedim, isimlerini vermeyeceğim ama mavi olan daha etkili, pembe olanı içtikten sonra ağrı geçiyor ama iki gün sonra yeni bir atak olarak geri dönüyor, buna rebaund etkisi deniyor - mavi mi pembe mi, Matrix gibi oldu). Bunun yanısıra, migrenin nedeni eğer depresyon ise antidepresan kullanılması da şikayetlerin azalmasını sağlıyor.

Otlar ve macunlar dünyasında olup bitenler nelerdir? En son karabaşotunun migrene iyi geldiğini duydum. Büyükbabam da almış annemle bana, tarifine göre demledim içtim bir süre. Hiç bir etkisi olmadı. Düzenli içmek gerekiyor herhalde. Yorumlarda bir arkadaş Japon yağını sormuş, walla ister Japon ister Amerikan olsun ot ve yağlardan medet ummayı kestim, umutsuzum, ama kanser veya kalp hastası olmadığım için de şükrediyorum. Önünde sonunda 3 günlük baş ağrısı:)

4 Comments:

merhaba

verdiğin bilgiler için teşekkür ederim,ailende doktor insanların olması güzel bişey olsa gerek,tıpta yeni gelişmeleri daha yakın takip ediyosundur ,bende aslında otların şifasına inanmıyorum ,herkes kendi tetikleyicisini bulup ona göre bir yaşam sürerse sorun azalır,sağlıklı günler dilerim.

berfin

April 10, 2006 1:03 PM

 

berfincim, umarım işe yarar bilgiler bulabilmişsindir. Sana de sağlıklı ve mutlu günler.

April 10, 2006 1:30 PM

 

ah ah.. tüm belirtiler mevcut, ataklar var evelallah.. tüm bunlara rağmen ilaç kullanmıyorum henüz. nörolog'a sonuçlarımı gösterecek vakti bulamıyorum zira.
teşekkürler bilgilere..

April 18, 2006 1:47 PM

 

Dilaracım geçmiş olsun, üzülme belki küçük önlemlerle önüne geçebilirsin sorununun. Kendine çok iyi bak.

April 18, 2006 3:23 PM

 

Post a Comment

<< Home

 
z_post_title="<$BlogItemTMigren hakkındat> d="stats_script" type="text/javascript" src="http://metrics.performancing.com/bl.js">