>

Aradığın aslında nedir ki?

Monday, March 20

The Bastard of Istanbul - (Baba ve biiiip)

Elif Şafak okumalarımın geçmişi fazla değildir. Bir iki ay öncesine kadar benim için arada sırada Radikal'de güzel makaleler yazan bir yazardı. Roman okuma hazzını ortaokul yıllarında bol bol yaşamış ve doymuş olduğumu sandığımdan; ama asıl olarak okuduğum kitaplardan hikayeler dışında bir kazanım elde edemediğimden uzun süredir roman okumuyordum. (Alev Alatlı'yı tümüyle istisna tutarım tabi) Şehrin Aynaları'nı neden ve ne zaman aldığımı hatırlamıyorum. Meraktı beni o kitaba çeken. Eskiden şiir yazardım ya, o şiirlerde ayna ve şehir benim için çok önemli ve kendini tekrarlayan öğelerdi. Belki de kendimden bir şeyler bulurum ümidiyle almıştım kitabı. Umduğumdan fazlasını buldum aslında. Dili akıcı ama asla çok sade değil, benzetmeleri değişik ve tam anlamıyla beni kitabın atmosferine, hikayesine, dönemine, kostümüne, ışığına, boyasına bulamakta. Böylece bir merak dalgası ile Araf ve Med-Cezir hariç bütün kitaplarını okudum. Beğendim, ortak özellikler keşfettim. Paranormal hadiselerin ve güçlerin normal hayatın içine aktığı hikayeler gördüm. Ve her okuduğum kitapta anlatılan karakterlerin sürekli arafta, yani arada, yani asılı kalmış olmasıydı ilgimi çeken. Tam olmak için yolculuğa çıkan Pinhan gibi, cüce ile devin aşkını anlatan Mahrem gibi, arada kalmış hayatının anlamından sıyrılıverip kendini nihilist kıyılara vurmaya zorlayan Asya gibi. Asya'nın adı bile çok manidar geldi bana. Aslında sanki adı Asya değil de Ortadoğu idi. Alt metnini okumak için kitabı ikinci kez okumak gerekiyor. Ama o kadar değişik ve Elif Şafak deyimiyle sivri dilli ki bu kitap, yani Baba ve Piç'ten bahsediyorum, okumaya da çekiniyorum tekrar.

Bir yumak sır var ortada, ve yazar tarihin kah gerisine kah ötesine gittikçe yumak çözülüyor. Okudukça bir kitap ailesinin sırlarına vâkıf olup o sırları taşımanın ağırlığıyla yer yer iki büklüm oluyorsunuz. Aklınıza kendi aileniz ve yaşanmış olabilecek yüzlerce hadise geliyor. Tarihin tozlu raflarına bakmak istiyorsunuz.

Elif şafak'ın kurgu metodunu seviyorum. Bazen Yeşilçam filmlerine benzese de (Baba ve Piç'in sonu biraz o taddaydı) önce yavaş yavaş kurup sonra da boşlukları doldurması hoşuma gidiyor. Parça parça öyküleri serpiştirip -inci taneleri gibi mesela- sonra umulmadık bir şekilde bağlantılar kurması -bir misina gibi- beni cezbediyor. Ayrıca rasyonalite ile sınırlandırılmış bir mühendis olarak akıl dışı, daha doğrusu beş duyumuzla ifade edemediğimiz olaylardan ve varlıklardan masalsı bir şekilde bahsetmesi beni çok eğlendiriyor. Büyüklere masallar misali.

Bir de Mahrem'deki Nazar sözlüğünü çok beğenmiştim.

Her neyse, okurken küçük mavi kareli not defterime bir sürü not almışım. Beğendiğim cümleleri yazmışım. Onları buraya yazacağım, okumamış olanlara fikir vermek açısından iyi olur diye düşündüm.

The Bastard of İstanbul'un bana hissettirdiklerini de tamamlanamamış şu cümle ile ifade etmeye çalışacağım:
Bir zamanlar bu ülkede rengarenk, çeşit çeşit insan, mutluluk içinde...

1 Comments:

After getting more than 10000 visitors/day to my website I thought your kendiizinisurendeli.blogspot.com website also need unstoppable flow of traffic...

Use this BRAND NEW software and get all the traffic for your website you will ever need ...

= = > > http://get-massive-autopilot-traffic.com

In testing phase it generated 867,981 visitors and $540,340.

Then another $86,299.13 in 90 days to be exact. That's $958.88 a
day!!

And all it took was 10 minutes to set up and run.

But how does it work??

You just configure the system, click the mouse button a few
times, activate the software, copy and paste a few links and
you're done!!

Click the link BELOW as you're about to witness a software that
could be a MAJOR turning point to your success.

= = > > http://get-massive-autopilot-traffic.com

January 27, 2013 1:00 AM

 

Post a Comment

<< Home

 
z_post_title="<$BlogItemTThe Bastard of Istanbul - (Baba ve biiiip)t> d="stats_script" type="text/javascript" src="http://metrics.performancing.com/bl.js">