>

Aradığın aslında nedir ki?

Tuesday, February 21

Eskiden

Eskiden takıları çok severdim. Renk renk, biçim biçim, gümüşünden ahşap boncuğuna, simlisinden opak tonlarına onlarca takı vardı dolabımda. Her kıyafetimin bir eşi vardı takıların arasında. Ve İzmir Sevgiyolu’nda tezgahları kurcalamak bana sonsuz neşe veren bir uğraştı. Tek başıma olmalı ve orjinal parçaların izini sürmeliydim. Sürerdim de. Bazen tek kalmış küpeleri alırdım, küpeleri farklı farklı takmayı severdim. Kimse almadığı için tek başına kalmış boncuklu küpelerin, çiftlerinden, eşlerinden ayrılmış gümüşlerin yalnızlığını paylaşmak ve onlara çeşitliliğin zenginliğini kazandırmaktı amacım belki de. Bol delikli kulaklarımda bir bayram çeşitliliği oluşturmak idi telaşım. Bayram hazırlığı misali. Deliye her gün bayram zaten.

İşte bütün bunlar nerede ne zaman yaşanıyordu hatırlayamıyorum bir türlü. Onlarca renkli parıltılı, nakış nakış, emek emek hazırlanmış, yıllarca benimle yalnızlıklarını paylaşmış takılarım şu anda benim bilmediğim bir köşede yıllanıyor, yaşlanıyor. Ben bir türlü durup onları arayamıyorum, bir türlü üzerime serpilen şu ölü toprağını silkeleyip kendime gelemiyorum. Belki hala eskisi gibi tertipli ve uyumlu olmak istiyorum ama kendimin yerini bile hatırlamıyorum. Ruhum nerde, ben nerdeyim? Biliyorum da bir türlü onunla buluşamıyorum.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home

 
z_post_title="<$BlogItemTEskident> d="stats_script" type="text/javascript" src="http://metrics.performancing.com/bl.js">