>

Aradığın aslında nedir ki?

Friday, September 21

10 yıl

Bunu yazmayı unutmamalıydım, neyse ki geç kalmadan yakaladım. Tuttum fikri kulağından, evet kaba kuvvetle, oturtup yerine dedim ki:
-Dökül
Şimdi o dökülüyor, ben de yazıyorum.



Nasıl bir ortamda yazdığımın fotoğrafını çeksem "Ne pasaklı bir kız bu yaw" dersiniz. Aslında size rağmen fotoyu çekip koymak lazım ama makinem burda değil. İstirahat halinde kendisi:) Neyse, mühendis masası ne de olsa diye kimsenin takmaması ayrı güzel. Sol tarafımda kese kağıdı içinde bugün öğle arasında Malatya pazarından alınmış çiğ badem var, bi güzel ki, çayla lüp lüp götürüyorum arada. Yazmakta olduğum analiz dökümanının çıktı alınmış sayfaları ekran hariç her yere dağılmış, sağda solda minik not kağıtları var. Hızla büyüyen canavar fasülye bitkim ve dibindeki kedi biblolarım deniz kabuğumla ahenk oluşturuyor. Ne kadar da pozitif. Sağ tarafımda Maçka Parkı manzaralı bir pencere, dışarda puslu İstanbul. Yağmur çabalıyor lakin bir türlü yağamıyor. Müdürümün geçen yılbaşında hediye ettiği bambu bitkisi yeşil yeşil geriniyor. Ben de yeşil giydim bugün, adeta bahar diyorum.

Atmosfer budur.

Önemli olaya gelebilirim artık.

Tam 10 sene oldu, 10 senedir ailemden ayrıyım. Bu yıldönümünün tam tarihi 11 Eylüldür ben taşınma yerleşme derdinde kaçırmışım gününü. Neyse:) Oturup son 10 senenin bilançosunu çıkaracak vaktim olmadığından bu yıllara dair aklıma düşenleri madde madde yazmaya karar verdim. 3 senesi güzeller güzeli İzmir'de, 1 senesi Monterey'de, 6 senesi İstanbul'da geçen freedom yıllar:)



İzmir yılları:

* Otobüsle şehre girerken ilk söylediğim cümle "Babacım bu şehir GRİİİ!!!"
* Şehir merkezine doğru taksiyle yolculuk esnasında "Girişi kötüymüş ama iç taraflar muhteşem, bayıldım.
* Yeşillikler arasında okulu gördüğümde yüzümde kocaman bir gülümseme

* Babamın beni lise üniformamla okul bahçesinde bırakıp gitmesi
* Babacığın bana idareten bıraktığı 30 milyon lira ile zengin olduğumu sanmam
* Paranın ilk 11 milyonunu ilk hafta harcayınca ekonomik insan modeline geçiş yapmayı öğrenme sürecim
*İlk haftasonu iznimiz, Kemeraltı - Sevgiyolundan alınan ders kitapları- Karşıyaka sahili ve şehre aşık olma süreci
* Okulda yalnız başıma bırakıldığımda asla terkedilmiş gibi hissetmeyişim, yeni hayatı anında kabullenişim, sevgili dostlarım, arkadaşlarım, herkes bu kadar iyi midir diye mutlanışım, umutlanışım...
* Sınıfta ailesi İzmir'de yaşadığı halde mesafelere ağlayan ve yatılı hayata nasıl katlanacağını bilemediğini söyleyen sarışın güzel kızı teselli etme çabalarım
* Ailemle aramda 1000 kmden fazla yol olduğunu unutma çabalarım, bazı geceler ben de ağladım özlemiştim çünkü
* Yatakhaneye yerleşirken İzmirli başka bir arkadaşın annesinin getirdiği muhteşem börekler ve pastalar ile yüzümüzde beliren kocaman gülümseme
* Her sene okula 2 gün geç gittiğim için beni sınıf başkanı seçerek cezalandıran hain sınıfım :)
* Sınıf defteri -Allahım ne kabustu ya zimmetliydi bana ve hep kayboluyordu, hatta bi kere 1Nisanda saklayıp bana 3.5 attırmışlardı, müdür yard. çok disiplinli bir insandı
* Geceyarısı acıktığımızda yemek için zulaladığımız ketçap ve mayonezler (ekmeğe sürüp yiyoduk hala inanamıyorum)
* Karşıyaka Migros - en ucuz muzları oradan aldık hep
* Yemekhaneden çalınan somunlarca ekmek
* Kantinin dışardan açılabilen penceresini keşfetmemizin ardından gece 2den sonra kantinden yürüttüğümüz (parasını bırakıyorduk ama) dondurmalar, bisküviler, kolalar
* Kantinden yine bi gece malzeme yürütürken bekçiye yakalanışımız
* Kantinci amcanın pencereye içerden kilit sistemi taktırması
* Gece suratını boyayıp suçu başkalarına attığımız arkadaşların kendilerini boyayan kişilerin biz olduğumuzu asla öğrenememesi
* Su savaşı neticesinde kesilen kolum -hala izi var
* Sürekli ders çalışıp uyumaktan ve de haftasonu sürekli gezip, gezerken de sürekli yemekten kaynaklı 10 kilocuk - o kiloya liseden sonra asla çıkmadığımı düşünürsek epey acaip durumdaymışım
* Merdiven dedikoduları
* Yatakhane sohbetleri, pijama partileri, kısır partileri
* Her haftasonu çıkıp illa ki bir şekilde kaybolmamız ve şehri kaybolarak öğrenme sürecimiz
* Kızlarağası - illa ki orası - illa ki hasır iskemleler, sakızlı lokumla ikram edilen türk kahveleri
* Bostanlı Churchill Ahmet'in yeri
* Karşıyaka D&R
* Adana'ya gidiş için ilk uçak biletimi kendi başıma alışım, kendi başıma havaalanına gidişim, yalnızlığın en çok dokunduğu kimsenin uğurlamadığı hava alanları
* Fuarda yaptığımız çılgınlıklar
* Alsancaktaki deli gitarcı, belediye bandosu eşliğinde ıslandığımız yağmur, muhteşem sucuk ekmekçi
* Karşıyaka'daki turşucu
* Bornova illa ki Bornova, vazgeçilemeyen
* Bornova Küçük Park, Bilg. Müh. binasının arka tarafındaki bank, İZSU durağında Montrö otobüsünü bekleyen küçücük bir kız
* Haluk Levent şarkılarını bağıra çağıra söylediğimiz ve akabinde disiplin cezası almaktan kılpayı sıyırdığımız akşam-gece ne denirse artık
* Hasanağa bahçesine bakan balkonda oturulduğunda sabaha kadar süren muhabbetler, dolup boşalan bardaklar, eşlik eden müzik. Canım arkadaşlarımın evi, bohemliğin son sınırında günler, domatesli makarna ile patates kızartması, Buca Tansaş
* Teleferik maceraları
* İnciraltı'na gidip "Sadece bu kadar mı?" dediğimiz gün, ahahaa, ne sandıysak artık:)
* Bornova EGS
* Bornova - Gümrük hattı, Çankaya'da inip dershaneye yürümek için 3 farklı güzergah belirleyebilmemiz, yolu uzatma çabalarımız, Bornova - Bostanlı hattı, 315, 62,63 nolu otobüsler, İZULAŞ, ESHOTlar, hala sakladığım KENT Kartım
* Sevgiyolundan topladığım bilumum gümüş küpeler, tek tek aldığım, kulaklarımdaki toplam 6 delik -eskiden bu kadar çok boncuk takı yoktu, hep gümüş vardı, hep.
* Marketten karpuz alıp parkta afiyetle yiyen bir grup genç
* Bostanlı Edem'de bütün sınıf tıka basa tatlı yedikten sonra gidip mutfağın yerini soruşum, akabinde bulaşıkçılığa soyunmamızı istemeyen iyi kalpli iş yeri sahibinin bize indirim uygulaması, kişi başı 500 bin liraya bizi salıvermesi:)
* Bostanlı parkında içtiğimiz sigara, benim de içişim, yok artık içmiyorum ben sigaraya karşıyım:)
* Otogar, herşeyin başladığı ve bittiği yer...
tüm ayrılıkların ve tüm kavuşmaların yaşandığı yer...
yollara açılan ve yolların bittiği yer... İlk başta Alsancakta olan, sonra şimdiki yerine taşınan otogar, hep uğurlayan birinin olduğu otogar...
* Dershane sınıfımdaki aç insanlar, iddialarına göre aperatifleriyle 1 ay doyardım:) Her sabah ilk dersi kantinde işlememiz :) İkişer ikişer götürdükleri Ayvalık tostları
* Deneme sınavları, sınavlar sonrasında ısmarlanan limonatalar, 9 Eylül tıptaki arkadaşım Ceyhun'un beni ziyarete gelmesi, herkesin onu erkek arkadaşım sanması ve herkesten nefret etmem, sonra herşeyin anlaşılması ve derin nefes almam
* Yağmurlu bir akşamda yanlış otobüse binip kaybolmadan hemen evvel otobüsten inmeyi akıl edebilmem, cebimde her nasılsa unutulmuş telefon kartını bulabilmem - o zamanlar cep telefonu pahalı tabi, almadıydı bizimkiler- telefon kartını yuvasına takıp bildiğim tek numarayı tuşlamam, telefonu cebinde bekleyen bir dost, ve ıslanmış KISD'in içini ısıtan bir fincan ıhlamur, fonda çalan Aramadın Aylardır şarkısı
* Arkadaşımın evine gittiğimde bizi bekleyen istavritler ve harika salata, o gece gittiğimiz film - hangi film olduğunu şu anda hatırlamıyorum-

* Kasım ayında esen o soğuk İzmir rüzgarı, hırka kollarından içeri dolan soğuk, donan ellerimi ısıtmak için uzatılan bir çift deri eldiven:)

*Gel Ey Seher

* Nasıl olduğunu anlamadan çok hasta olup yataklara düşmem, buna rağmen okuldan ailemin aranmasına karşı çıkıp kendi kendime iyileşeceğimi sanmam, bayıldığım için beni hastaneye yetiştirmeleri, burada hem Hepatit-A hem de zatürre geçirdiğimin saptanması, babacığımın ilk uçakla gelmesi, 2 gün İzmir'de hastanede yatışım, babamın ambulansta ağladığını gördüğüm an -ki kendisi hekimdir ve çok soğuk kanlı bir insandır-, İstanbul'da temiz hastane aramaları, tam 2 ay teyzemin karantina altına alınmış bir odada bana bakması... durumumun ne kadar ciddi olduğunu iyileştiğimde bana söylemeleri. Ölümlerden dönmüşüm meğer:)

*Karşıyaka-Konak motorları
* Bornova pizza pizza, kurtarıcımız
* Murat Kekilli, Bu Akşam Ölürümü gece 11de bağıra çağıra söylerken Bornova meydanında hep öğrencilerin olması ve kimsenin bize kızmaması - ve evet kimi zaman kıro takılabilme lüksü
* Bucanın aşık olduğum eski sokakları ve Rum evleri, beraberlerinde taşıdıkları hikayeler
* Kemeraltında bize %50 indirim yapan müşfik ayakkabıcı -eşimle de gittik, yine indirim yaptı:)
* Karşıyaka'da kaybolduğumuz gece:)
* Ayaklarımız şişip okula yalınayak döndüğümüz gün
* Tek arzumuz sahilde dondurma yemek iken peşimize takılan manyak çingene karısı
* Her sorduğumuz soruyu illa ki çözen analitik geometri hocası, akıllı kadın
* Çok sevgili kimya ve biyoloji hocalarım, unutulmayanlar
* Hippi eteklerim, yine Kızlarağası
* Yine Bornova, balkondan çalınan siyah kot pantolon, 540 sokağa bakan balkon
* 17 yaşında kendini kocaman sanan bir kız, şehrin sokaklarında bir evin koridorunda dolaşma rahatlığında dolaşan
* Karşıyaka çarşısı, Girne cd.
* Körfez'in asla alışamadığım kokusu
* Kordon ve Alsancak, sonra yine kordon :) Sürekli yürüyen tipler:)

* Konak meydanındaki dondurmacı -artık yok çünkü meydan artık benim o eski meydanım değil, başkalaşım geçirmiş her yer-

* Sınıf pikniklerimiz, ne kadar da eğlenceliydi.

*Dershane pikniğinden dönüşte Ahmetli köyünde bize evinin kapısını açan ve sandığından çıkardığı tertemiz havlularla, mis gibi çayıyla ağırlayan yaşlı teyze...

*Üst üste 2 mezuniyet, 1 can acısı, 1 veda konuşması, ayrılığın anlamının anlaşıldığı anlar, keşke şu çimlerde bi daha oturabilsek, şu sıralarda bi daha konuşabilsek, keşke, keşke dediğimiz zamanlar... "Seneye bu zaman finallerimiz olacak" şeklinde birbirimizi motive eden sözler, herşeye rağmen araya giren mesafeler, mesafeler... Mezuniyetime gelen bitanecik arkadaşım, can dostum, lise 1 hayatım boyunca beni yalnız bırakmayan Ş.

*ÖSS sınavı öncesinde bir ay boyunca beni evinde misafir eden sevgili Y ve bitanecik annesi K. teyze, canlarım

* Bornova İlköğretim okulu, ÖSSye girdiğim sınıf. 2. sınıfların sınıfında sınava girişim ve minyatür sıralara -ufak tefek bir insan olduğum halde- sığamayışım, çok uzun boylu olmayışıma şükredişim.

*Sınavdan çıktığımda, beni bekleyen babacığımın elimden tutup rahatlayayım diye bana Bornova'ya yürüyerek inmeyi teklif etmesi, el ele tutuşup tıpkı 5 yaşımda olduğu gibi:) Bornova'da o çok sevdiğim evin yanına inişimiz, inmişken arkadaşlara uğrayışımız, sınav sonrası yapılan o harika öğle kahvaltısı ve kalan 1-2 parça eşyamı toplayıp veda edişim... Babamın koca şehirde kendi kendimi idare ettiğime şahit olup sevinmesi ve İstanbul'a hazır olduğumu söylemesi...

* Sınavdan sonra okula gidişimiz, bütün eşyaları babacığıma teslim edip 1 tek çantayla arkada kalışım

*Sınavdan sonraki 3 hafta eve dönmeyerek kendimi İzmir'e adayışım, Foça tatilimiz, Havana Beach club:)

* 1 hafta ısrarla netlerimi kontrol etmemem, sonunda yoğun baskıya dayanamayıp puanımı hesaplamam ve daha tercih yapmadan kesinleşen sonuç

* "Bilkent mi, Boğaziçi mi?" kaygısı yaşadığım gün, sonunda Boğaziçi'nin ve İstanbul'un baskın çıkması
* Her yaz bitiminde söylene söylene geri döndüğüm, her yaz başında hüzünlü üzüm gözlerle ayrıldığım şehir, İzmir. Çok Özlediğim...

Sonra İSTANBUL, hep hayalini kurduğum, iple çektiğim iSTANBUL ve BOĞAZİÇİ:
- Arkası başka zamana...

5 Comments:

Boğaziçi başkadır. Hayatımın en güzel 4 yılıdır. Manzara, sosyete, 1. Erkek Study... Tabii bir de IB binasi, ha bir de TB. 4 senemin ozeti. Ben hala soluk almak istedigimde okula gidiyorum biliyor musun, kizimla beraber ama...

September 22, 2007 7:26 PM

 

:-) Bazen benim odami da aynen o karmasa ortamina benzetiyorum. :-))

Okul anilari.... beni seneler oncesine goturdun. Universiteye gireli 14 sene, bitireli 10 sene olmus. Saka gibi...

Zaman ne cabuk geciyor... Yakalayamiyorum!

20 sene kadar Macka Parkina bakan bir evde yasadim ailemle. Nisantasinda... Yine 20li yaslarima goturdun beni...

Sevgiler
Esra

September 23, 2007 1:38 AM

 

Nihancım, ben 3 senedir okula adım atamadım:) İLk sene yurtdışında olduğumuzdan , diğer yıllarda da karşıda oturduğumuz için...Bu sene gidebilirim diye düşünüyorum. Okulu özledim.

Esracım, umarım güzel günleri haturlatmışımdır sana. Ben anıların arasında dolaşmaktan çok hoşlanıyorum.

Sevgiler.

September 24, 2007 9:26 AM

 

Ben de, ortaokul ve liseyi Üsküdar da bir lisede yatılı okudum..
Orta2 .sınıfta zatürre başlangıcı teşhisi ile, Valide bağ hastanesine yatmıştım..
Ve aynı senin baban gibi, benimkisi de can havliyle gelmişti..
Sonra, Bursa ya geçtim..[tekstil müh..]
Ben de mi yazsam..Keyifle okudum, özendim:P

sevgiler..

September 25, 2007 9:42 AM

 

Yazsana Ece, unutmamak adına, tarihe not düşmek adına...

O günler hayatımın en saf ve en temiz günleriydi.

September 25, 2007 10:12 AM

 

Post a Comment

<< Home

 
z_post_title="<$BlogItemT10 yılt> d="stats_script" type="text/javascript" src="http://metrics.performancing.com/bl.js">