>

Aradığın aslında nedir ki?

Wednesday, June 7

Havalar ısındı, balkonlar şenlendi!

Uzunca zamandır yazamamamın nedeni yeni bir projeden dolayı işlerin aşırı derecede yoğunlaşmış olmasıydı. Nihayet dün itibariyle projenin bir adımını tamamlayıp biraz rahatlama fırsatı buldum.

Ben çalışırken havalar ısındı, kuşlar göç etti, erguvanlar döküldü, kediler yavruladı ve daha başka gelişim ve değişimler oldu. Doğa sürekli bir devinme içerisindeydi ama bizim derdimiz bambaşkaydı. Bazen doğadan kopmuş olmak çok üzücü geliyor. Meyveleri dalından yemek, çimlerde yalınayak dolaşmak lüks değil fantazi oldu artık. Yine de doğanın bir parçacığını evine taşımak istiyor insan.

Biz de iki hafta önce bu niyetle yola çıkıp bir balkon projesi başlattık evcek. (evcek dediğim de iki kişiyiz epi topu). Aslında itici güç, anneler günü kahvaltısında yeni annemin(eşimin annesine yeni annem diyorum) salonumuzda ölmekte olan yeşil bitki hakkındaki yorumları oldu. Yorumları paylaşmadan evvel benim ıslah olmaya çalışan bir bitki öldürücü olduğumu söylememde yarar var sanıyorum ki. Bebekliğimde annemin değerli "Genç Kız Kalbi" çiçeğinin bütün yapraklarını minnacık ellerimle teker teker yolup sonra da anneme hain ve sevimli bir gülümseme sunmuş olmam bir dizi katliamın habercisiymiş aslında, ama zamanında doğru okuyamamışlar. O zamandan beridir elime düşen en dayanıklı çiçek bile bir süre içinde hayata veda etmiş ve etrafımdakiler bunu ya güneşe, ya kireçli suya ya da hiç olmadı kadere mal ederek aslında benim bitkiler için Freddy'nin Kabusu olduğumu görmezden gelmişlerdi. Aslında üzülürdüm için için ama bir şey yapamazdım, ne yapayım bilmiyorum ben bitki bakımını, unutuyorum sulamayı, sevmeyi. Hayatımda büyüttüğüm yegane çiçek bir mum çiçeğiydi. Ben ilkokul 3teyken büyükbabam tarafından şahsıma hediye edilmiş bir fidecik olan bu mum çiçeği, seneler süren inatçı mücadelem sonunda balkonumuzun sol yarısını kaplayan bir sarmasığa dönüşmekle kalmamış, her yaz o muhteşem çiçekleriyle balkonu ve ruhumu süsler olmuştu. Sonra ben yatılı okula gidince karınca istilasına uğrayıp ölmüş, öldüğünü bana söyleyememişlerdi, neyse. Bitkilerle olan ilişkimi özetlemiş oldum böylece.

Meğer bize eski kiracıdan miras kalan çiçek (tuvalette duruyodu geldiğimizde, toğrağı da azıcıktı) bir Dracaena imiş ve çok kıymetliymiş. Yeni annemin söylediği bu sözler bizde şok etkisi yapmıştı çünkü bitkicik can çekişiyordu. Toprağını artırmamız gerekiyordu. Dalları eğilmişti, bağlamak gerekiyordu.

Biz de madem öyle, en iyisi kendimizi bitkilere adayalım bu zavallıların kabusu bitsin dedik. Demişken, muhteşem güneş alan balkonumuzu da yaz için bir yaşam alanına çevirmeye karar verdik. Büyük bir yapı markete gidip çiçek kasaları, saksılar, torf, rengarenk bir sürü mevsimlik çiçek, maydonoz tohumu, fesleğen, çiçek coşturan sıvı gübre, iki tane de rüzgarda hareketlenen süs aldık. Biri kelebek, diğeri de kaplumbağa şeklinde. Sonra bir ufak masa ve iki kırmızı sandalye aldık oturabilelim, balkonda yemek yiyebilelim diye.

Sevinç içinde eve gelip önce leş gibi olan balkonu yıkadık. Bütün kış yıkanmayan balkondan simsiyah sular aktı. Sonra çiçek kasalarına drenaj yapmayı öğrendik, çiçekleri diktik. Astık balkonun kenarlarına. Maydonoz ve soğanları geniş bir saksıya diktik, fesleğenler için ben daha sonra kova şeklinde iki kırmızı saksı aldım. Bir de turuncu sulama kovamız var, çok sevimli. Çiçeklerimizi sulayıp, yemeğimizi balkonda yedik. Tabii ki Dracaena'nın saksısını toprakla doldurmayı ve eğilen dallarını bağlamayı ihmal etmedik.

Şimdi her sabah çiçekleri suluyor eşim. Hatta kendince isimler koymuş: Ahmet, Hüseyin, Selim :) Neden erkek isimleri koyduğunu pek çözemedim ama onun çiçeklerle ve toprakla kurduğu bu duygusal bağ hoşuma gidiyor. Boğa burcu olduğundan olsa gerek...

2 Comments:

Merhaba...

Esim Ahmet, Huseyin, Selim isimlerine cok gulmekle beraber cok da hosuna gitti...ben de gulerken dalga gecme arkadasimla dedi...ne dalgasi ne munasebet...:))

Bu arada biz size gelince balkonda yerde mi oturacagiz?


17 Mile'daki mavi sevimli evimizden 2 gun sonra tasiniyoruz:(

June 29, 2006 7:11 AM

 

Ya evet çok komiktir kendisi, bi gün baktım konuşuyor çiçeklerle Ahmet, selim oğlum nasılsınız? diye:) Naber çocuklar aslanlarım falan diyor çiçeklerime, ben de güzelim cicim diye seviyorum çiçeklerimiz hermafrotid herhalde:)

Küçük, mavi, sevimli evde ne anılarımız vardı, sizin daha çok anınız vardır. orası sizin ilk evinizdi. Ben ilk evimden ayrılırken çok hüzünlenmiştim.

Umarım ayrılık zor gelmez.

Görüşürüz.

June 30, 2006 9:57 AM

 

Post a Comment

<< Home

 
z_post_title="<$BlogItemTHavalar ısındı, balkonlar şenlendi!t> d="stats_script" type="text/javascript" src="http://metrics.performancing.com/bl.js">